Ortadoğu’nun Gölgesinde Unutulan Ateş: Orta Asya’daki Güncel Çatışmalar ve Jeopolitik Dinamikler
Orta Asya, tarih boyunca İpek Yolu’nun kavşak noktası, medeniyetlerin beşiği ve büyük güçlerin rekabet alanı olmuştur. Rusya, Çin ve Batı’nın stratejik çıkarlarının kesiştiği bu geniş coğrafya, doğal kaynakları, jeopolitik konumu ve genç nüfusuyla dikkat çekmektedir. Ancak, bu potansiyelin yanı sıra, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından miras kalan çözülmemiş sınır sorunları, kaynak mücadeleleri ve etnik gerilimler, bölgeyi istikrarsızlığa açık hale getirmektedir. Son dönemde, özellikle Kırgızistan-Tacikistan sınırında yaşanan çatışmalar, bölgenin ne kadar kırılgan olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir. Bu makale, Orta Asya’daki güncel çatışma dinamiklerini derinlemesine inceleyecek, temel nedenleri, aktörleri ve bölgesel ile küresel yansımalarını detaylandıracaktır.
I. Çözülmemiş Sınırların Laneti: Kırgızistan-Tacikistan Hattı
Orta Asya’daki en sıcak çatışma noktası şüphesiz Kırgızistan ile Tacikistan arasındaki sınırdır. Sovyetler Birliği döneminde çizilen ve çoğu zaman etnik, coğrafi veya ekonomik gerçeklikleri göz ardı eden bu yapay sınırlar, bağımsızlık sonrası dönemde ciddi sorunlara yol açmıştır. İki ülke arasındaki 970 kilometrelik sınırın yaklaşık üçte biri hala tam olarak belirlenememiş veya demarke edilememiştir. Bu durum, özellikle Fergana Vadisi’nin karmaşık topoğrafyasında, birbirine girmiş yerleşim yerleri, enklavlar ve ekstreklavlar nedeniyle kronik gerilim kaynağı olmuştur.
A. Su ve Toprak Mücadelesi: Sınır anlaşmazlıklarının temelinde su ve toprak kaynakları yatmaktadır. Fergana Vadisi, yoğun tarım faaliyetlerinin yapıldığı verimli bir bölge olup, su kaynakları hayati önem taşımaktadır. Kırgızistan ve Tacikistan, bu su kaynaklarının kontrolü ve dağıtımı konusunda sık sık anlaşmazlıklar yaşamaktadır. Kırgızistan, suyun yukarı havzasında yer alırken, Tacikistan ve Özbekistan gibi ülkeler aşağı havzada bulunmaktadır. Sulama kanalları, barajlar ve nehir yatakları üzerindeki kontrol, yerel halk arasında sık sık çatışmalara neden olmaktadır. Özellikle Batken (Kırgızistan) ve Sughd (Tacikistan) bölgelerinde, yerel halkın mera alanlarına erişimi, sulama kanallarının kullanımı ve yol geçişleri gibi günlük meseleler, aniden etnik veya ulusal gerilimlere dönüşebilmektedir.
B. Enklavlar ve Ekstreklavlar: Bölgedeki en büyük karmaşa, enklavlar ve ekstreklavlardır. Örneğin, Kırgızistan toprakları içinde yer alan Tacik enklavı Vorukh veya Özbek enklavı Sokh, bölgedeki ulaşım ve kaynak erişimini son derece karmaşık hale getirmektedir. Bu enklavların sakinleri, ana vatanlarına ulaşmak veya komşu ülke topraklarında günlük ihtiyaçlarını karşılamak için sık sık zorluklarla karşılaşmakta, bu da yerel düzeyde sürekli sürtüşmelere yol açmaktadır. Sınır bölgelerinde yaşayanlar için bir tarlaya ulaşmak, bir su kanalını kullanmak veya bir pazar yerine gitmek bile potansiyel bir çatışma nedeni olabilmektedir.
C. Son Dönemdeki Çatışmalar: Son yıllarda Kırgızistan-Tacikistan sınırında yaşanan çatışmaların şiddeti ve sıklığı artmıştır. Özellikle 2021 ve 2022’de yaşanan büyük çaplı çatışmalar, ağır silahların (topçu ateşi, roketler, zırhlı araçlar) kullanıldığı, onlarca kişinin hayatını kaybettiği ve binlerce sivilin yerinden edildiği olaylara dönüşmüştür. Bu çatışmalar, sadece sınır muhafızları arasında kalmayıp, sivil yerleşim yerlerini de hedef almış, altyapıya büyük zararlar vermiştir. Bu olaylar, iki ülkenin askeri kapasitelerinin sınırlı olmasına rağmen, kontrolsüz tırmanmanın ne kadar tehlikeli olabileceğini göstermiştir. Diplomatik çabalar ve ateşkes anlaşmaları genellikle kısa ömürlü olmuş, kalıcı bir çözüm bulunamamıştır.
II. Afganistan Gölgesi: Radikalizm ve Bölgesel Güvenlik
Orta Asya ülkeleri, güney sınırlarında istikrarsızlığın kronik bir kaynağı olan Afganistan’daki gelişmeleri yakından takip etmektedir. Taliban’ın 2021’de iktidarı ele geçirmesi, bölge ülkelerinde ciddi güvenlik endişelerine yol açmıştır.
A. Sınır Güvenliği ve Terör Tehdidi: Afganistan’daki istikrarsızlık, özellikle uyuşturucu kaçakçılığı, silah ticareti ve radikal ideolojilerin yayılması riskini artırmaktadır. Orta Asya ülkeleri, sınırlarındaki güvenlik önlemlerini artırmış, Rusya’nın da desteğiyle ortak askeri tatbikatlar düzenlemiştir. Tacikistan ve Özbekistan, Afganistan ile uzun ve geçirgen sınırlara sahip olmaları nedeniyle bu tehdide karşı daha hassastır. Orta Asya’dan Afganistan’a katılmış olabilecek cihatçı grupların geri dönme veya bölgede faaliyet gösterme potansiyeli, bu ülkelerin ulusal güvenlik ajandalarının başında gelmektedir.
B. Mülteci Akını Riski: Taliban’ın kontrolü ele almasıyla birlikte, bölge ülkeleri potansiyel bir mülteci akını riskine karşı da hazırlıklarını artırmıştır. Her ne kadar büyük bir mülteci krizi henüz yaşanmamış olsa da, bu olasılık bölge ülkeleri için önemli bir insani ve ekonomik yük oluşturmaktadır.
C. Ekonomi ve Ticaret Yansımaları: Afganistan’daki durum, bölgedeki ticaret yollarını ve ekonomik projeleri de olumsuz etkilemektedir. Orta Asya’dan Güney Asya’ya uzanan ticaret koridorları için Afganistan’ın istikrarı kritik öneme sahiptir. İstikrarsızlık, bu potansiyel güzergahların cazibesini azaltmakta ve alternatif arayışlarını hızlandırmaktadır.
III. İç Dinamikler ve Yönetim Sorunları
Orta Asya ülkelerinin çoğu, bağımsızlıklarını kazandıklarından bu yana otoriter yönetimler altında bulunmaktadır. Bu durum, iç istikrarı sağlamakla birlikte, bazı durumlarda potansiyel çatışma tohumlarını da içinde barındırmaktadır.
A. Kaynak Dağılımı ve Eşitsizlik: Bölge ülkelerindeki zenginlik ve kaynak dağılımındaki eşitsizlikler, toplumsal gerilimlere yol açabilmektedir. Özellikle kırsal ve kentsel alanlar arasındaki kalkınmışlık farkları, işsizlik ve yoksulluk, radikal grupların taban bulmasına zemin hazırlayabilmektedir. Kazakistan’da 2022’nin başında akaryakıt zamları nedeniyle başlayan ve kısa sürede ülke geneline yayılan ayaklanmalar, halkın ekonomik sıkıntılar ve yönetimden duyduğu memnuniyetsizliğin ne kadar derin olabileceğini göstermiştir.
B. Yönetim Geçişleri ve İstikrar: Orta Asya’daki siyasi sistemler genellikle lider merkezli olup, liderlerin değişimi veya ardıllık süreçleri belirsizlikleri beraberinde getirebilmektedir. Özellikle demokratik mekanizmaların zayıf olduğu bu ülkelerde, liderlerin uzun süreli iktidarları veya ani değişimleri, iç karışıklık riskini artırmaktadır. Tacikistan’da Emomali Rahmon, Özbekistan’da Şevket Mirziyoyev, Kazakistan’da Kassym-Jomart Tokayev gibi liderler, ülkelerinin istikrarını koruma çabasındadır ancak toplumsal talepler ve değişim beklentileri her zaman mevcuttur.
C. Etnik Çeşitlilik ve Gerilimler: Orta Asya, zengin bir etnik mozaiğe sahiptir. Bu çeşitlilik bir zenginlik olsa da, geçmişten gelen etnik gerilimler veya azınlık hakları konusundaki hassasiyetler, zaman zaman toplumsal çatışmalara yol açabilmektedir. Özellikle Fergana Vadisi’nde Kırgızlar, Tacikler, Özbekler ve diğer etnik gruplar arasındaki ilişkiler, sürekli bir denge gerektirmektedir.
IV. Büyük Güç Rekabeti: Yeni Büyük Oyun
Orta Asya, stratejik konumu ve doğal kaynakları nedeniyle büyük güçlerin jeopolitik ilgi alanındadır. Rusya, Çin ve ABD’nin yanı sıra Türkiye ve İran gibi bölgesel aktörler de bölgedeki nüfuzlarını artırma çabasındadır.
A. Rusya: Geleneksel Güvenlik Garantörü: Rusya, Orta Asya’da geleneksel olarak en etkili dış güçtür. Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (KGAÖ) aracılığıyla bölge ülkelerinin (Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan) güvenliğine katkıda bulunmakta, askeri tatbikatlar düzenlemekte ve silah satışları yapmaktadır. Ayrıca, Rusya’daki göçmen işçiler aracılığıyla ekonomik bir bağ da mevcuttur. Rusya, bölgeyi kendi arka bahçesi olarak görmekte ve Batı’nın veya diğer güçlerin artan etkisini kendi güvenliğine tehdit olarak algılamaktadır. Ukrayna’daki savaş, Rusya’nın Orta Asya’daki dikkatini ve kaynaklarını bir miktar dağıtsa da, bölgedeki etkisi hala belirleyicidir.
B. Çin: Ekonomik Dev ve Artan Güvenlik Etkisi: Çin, "Kuşak ve Yol Girişimi" (BRI) ile Orta Asya’daki ekonomik etkisini muazzam ölçüde artırmıştır. Altyapı yatırımları, boru hatları ve ticaret anlaşmalarıyla bölge ülkelerini Çin ekonomisine entegre etmektedir. Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) aracılığıyla güvenlik alanında da varlık göstermektedir. Çin’in bölgedeki varlığı, ekonomik bağımlılığı artırırken, Pekin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki politikaları nedeniyle bazı hassasiyetlere de yol açmaktadır.
C. Amerika Birleşik Devletleri ve Batı: Terörle Mücadele ve Demokrasi Çabaları: ABD, 11 Eylül saldırıları sonrası terörle mücadele bağlamında Orta Asya’da askeri varlık göstermiş ve bölge ülkeleriyle güvenlik iş birliğini geliştirmiştir. Ancak, Afganistan’dan çekilmesiyle birlikte askeri etkisi azalsa da, insani yardım, demokrasi ve insan hakları alanında faaliyetlerini sürdürmektedir. Batı ülkeleri, bölgeyi Rusya ve Çin’e alternatif enerji ve ticaret yolları açısından da değerlendirmektedir.
D. Türkiye ve Diğer Bölgesel Aktörler: Türkiye, kültürel ve dilsel bağlar nedeniyle Orta Asya ülkeleriyle güçlü ilişkiler kurmuştur. Türk Devletleri Teşkilatı (eski adıyla Türk Konseyi) aracılığıyla siyasi, ekonomik ve kültürel iş birliğini derinleştirmeye çalışmaktadır. İran, bölgeyle enerji ve ulaşım koridorları üzerinden bağ kurmaya çalışırken, Hindistan da Çin’e karşı bir denge unsuru olarak bölgeye ilgi göstermektedir.
V. Geleceğe Yönelik Zorluklar ve Fırsatlar
Orta Asya’daki çatışma dinamikleri, yerel düzeydeki anlaşmazlıklar, kaynak kıtlığı, zayıf yönetimler ve büyük güç rekabetinin karmaşık bir etkileşiminin sonucudur. Bölgenin karşı karşıya olduğu temel zorluklar şunlardır:
- Sınır Demarkasyonu: Kırgızistan-Tacikistan gibi çözülmemiş sınır sorunlarının uluslararası hukuk çerçevesinde kalıcı olarak çözülmesi, istikrar için hayati önem taşımaktadır.
- Su Yönetimi: İklim değişikliğinin de etkisiyle artan su kıtlığı, bölge ülkeleri arasında kapsamlı ve adil su yönetimi anlaşmalarını zorunlu kılmaktadır.
- Ekonomik Kalkınma ve Eşitlik: Bölgedeki yoksulluk ve işsizliğin azaltılması, genç nüfusa istihdam sağlanması ve gelir dağılımının iyileştirilmesi, toplumsal istikrar için kritik öneme sahiptir.
- Yönetişim ve Şeffaflık: Demokrasinin güçlendirilmesi, insan haklarına saygı ve yolsuzlukla mücadele, halkın devlete olan güvenini artıracak ve iç gerilimleri azaltacaktır.
- Bölgesel İşbirliği: Orta Asya ülkeleri arasında güvenlik, ekonomi ve çevre konularında daha fazla işbirliği ve koordinasyon, bölgesel istikrarı güçlendirecektir. ŞİÖ gibi platformlar, bu işbirliğini teşvik etme potansiyeline sahiptir.
Sonuç:
Orta Asya, Ortadoğu veya Ukrayna gibi bölgelerdeki sıcak çatışmaların gölgesinde kalsa da, kendi içinde kaynayan ve potansiyel olarak büyük çaplı istikrarsızlığa yol açabilecek dinamiklere sahiptir. Kırgızistan-Tacikistan sınırındaki çatışmalar, Afganistan’daki belirsizlik ve büyük güçlerin artan rekabeti, bölgenin jeopolitik önemini ve kırılganlığını gözler önüne sermektedir. Kalıcı barış ve istikrarın sağlanması için, sadece dış güçlerin değil, aynı zamanda bölge ülkelerinin de kendi iç sorunlarını çözme ve komşularıyla yapıcı ilişkiler kurma konusunda samimi bir çaba göstermeleri gerekmektedir. Orta Asya’nın geleceği, bu karmaşık denklemin nasıl çözüleceğine bağlı olacaktır. Bölgenin kaderi, sadece Orta Asyalıları değil, küresel güvenliği ve refahı da yakından ilgilendirmektedir.